30 Mart 2014 Seçimleri ve Türkiye’de Gidişat

«Dünyadaki yeni dalga savaştɪr. Savaş, emperyalist sistemin olmazsa olmaz bir ürünüdür ve emperyalizm bugün her zamankinden daha fazla dini/etnik/coğrafi sorunlarɪ kullanarak, ülkesel ve bölgesel savaşa ihtiyaç duymaktadɪr. Bu ürün, yani savaş, olmadan sistemin varlɪğɪ tehlikededir.

Tehlikeyi savmak için savaşlarɪ hazɪrlamak, uygulamak ve bu şekilde, birincisi; normal seyir içerisine bɪrakɪlɪrsa sisteme karşɪ yönelecek başkaldɪrɪlarɪ, bu başkaldɪrɪlarɪn toplumsal enerjisini kendisine zarar vermeyecek bir şekilde halklarɪ birbirine boğazlatmeya kanalize etmiş olacak, ikincisi; silah depolarɪnɪ boşaltmɪş ve bu arada yeni silahlarɪnɪ denemenin ve geliştirmenin fɪrsatɪnɪ bulacak, üçüncüsü; savaşlarɪn neden olduğu enkazɪ ortadan kaldɪrmak için yatɪrɪm ve iş alanlarɪ açmɪş olup fiziksel sɪnɪrlarɪna ulaşan ve çalɪşmaz hale gelen sisteme kɪpɪrdama imkânɪ yaratmɪş olmak.

Çok kɪsa olarak dile getirdiğim bu düşünce, günümüzde emperyalizmin temel egemenlik ve yaşamsal yönelimidir. Eğer bu düşünce doğruysa, diyebiliriz ki, dünya egemenleri tüm güçleriyle savaş senaryolarɪ hazɪrlamak ve hayata geçirmekle meşküller. Ve bu da doğruysa şunu rahatlɪkla ekleyebiliriz: Dünya egemenleri, dünyanɪn şu veya bu bölgesindeki, şu veya bu ülkesinde varolan sorunlarɪ çözmek değil, tam tersi bu sorunlarɪ büyüterek ve yeni suni sorunlarda yaratarak kendi savaş stratejilerine kan ve can vermek, sözkonusu sorunlarɪ daha da ağɪrlaştɪrarak hazɪrladɪklarɪ savaş senaryolarɪna zemin ve malzeme olarak kullanacaklardɪr. Bu cümleler, dünyadaki çeşitli gelişmelere de olduğu gibi, Ortadoğu’da da olup bitenlere, bu arada Kürt Sorunu’na yaklaşɪmlarɪna da temel teşkil etmekte. Yani emperyalizm, burjuva anlamda da olsa, ne Kürdistan Sorunu’nu ne de Filistin Sorunu’nu çözmek istemekte. Ya? Bu bölgeye yönelik bölgede yaratmak istediği savaş senaryolarɪnda ve geliştirilecek savaşta malzeme olarak kullanacaktɪr.»
(Sadık Kolusarı, Kuzey’deki Son Gelişmeler ve Komünistlerin Tutumu, Kürt Solu 2, Ekim 1999)
 
«Peki ne oluyor? Türkiye'deki sistem ve devlet yapısı, sistem ve devlet çalışanları tarafından sorguya çekilmiştir. Bu açıktır, Peki neden? Sistemi ve devleti kesinlikle ve kesinlikle ileriye taşımak, ileri yönde (yani söylendiği gibi demokratikleşme ve barış anlamında) ileriye götürme değil, yine kesinlikle ve kesinlikle geriye doğru yani gericiliği, özellikle dini temeldeki ve ırkçılığı/şovenizmi güçlendirmeyi temel alarak ülkeyi karanlığa, kargaşa ve boğuşma ortamına götürmek istemektedir.ve açık söylemek gerekirse, bizim cephe “destekleyelim mi desteklemeyelim mi? tartışmaları yaparken, götürmekteler de. Bugün kü durum aydınlık için değil, karanlık uğruna, şeriat ve kavga uğruna sorguya çekilmektedir. Karanlığa giderken en geniş kesimlerin desteğini alabilmek toplumun özlemi haline gelen demokrasi ve barış kirletilerek kullanılmaltadır. Bu gün gibi açıktır.
 
Bu oyunu görmeyen ilericiler tarihsel rollerini oynamayacak, tarihsel sorumluluklarını yerine getiremeyeceklerdir. Bu oyunun bozulması, eğer mümkünse, sadece ve sadece bu oyunu önceden görmek, teşhir etmek ve halkı aydınlatmakla mümkündür. Tarihsel öngörümüz halk açısından hiç bir zaman bu günkü kadar gerekli olmamıştır. Çünkü Anadolu, tarihinin en büyük tehlikesini yaşamaktadır.»
(Sadık Kolusarı, Boğazlaştırmanın Temel Dinamikleri,
Fɪratta Yaşam, Sayı:40, 15-22 Kasım 1999)

Bu yazɪlarɪn tarihinden anlaşɪlacağɪ üzere en az 15 yɪldɪr bölgeye yönelik savaş senaryolarɪna dikkat çekmeye çalɪştɪm. Verilen çabamɪn görülmesi bir yana, zaman zaman düşüncelerim alay konusu bile yapɪldɪ. Bir arkadaşɪm bana, „Cumhurbaşkanɪ çözüm diyor, Başbakan çözüm diyor, Genelkurmaybaşkanɪ çözüm diyor, Apo ve PKK çözüm diyor. Sen halâ savaş diyorsun. Bu kadar insan çözüm derken sana mɪ inanalɪm?“ demişti.

 Benzer görüşlerimi bu derneğin bilgilendirme toplantɪlarɪnda da sɪk sɪk dile getirdim. Örneğin, 24 Haziran 2007’de ‘Türkiye Nereye Götürülüyor?’ bilgilendirme toplantɪsɪnda madde madde düşünceler dile getirildi. Bunlardan 4., 5. 6. ve 7. Maddeler şöyledir:
 
«4) Türkiye çözülmemiş ve çözülmek istenmeyen çelişkiler yumağıdır. Bu çelişki ve sorunlar, dünya sermayesi ve onun kurumları için planlarını uygulamakta bir zenginlik olarak görülüyor.
 
5) Darbeleriyle tanınan ve Türkiye halklarına büyük acılar çektiren ordu iktidar değil, bir iktidar aracıydı ve halen de öyledir. Ordunun geriye itilmesinden veya kenarda tutulmasından demokratikleşme çıkmayacaktır. Baskıcı devlet ortamı yerine kaos ortamı hazırlanıyor. Kaos ortamında halkların birbirine düşürülmesinin halkara çektireceği acı, ordununkinden geri kalmayacaktır.
 
6) Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin önemli nedenlerinden bir tanesi, Başbakan Erdoğan’ın ekibinden ve yakın arkadaşı olması ise, diğer önemli bir neden bir önceki hükümette dışişleri bakanı olması ve dünya sermayesi temsilcileriyle iyi bir kontak yaşamış olmasıdır, onlarla tanɪşması ve onlarla hesap birliğine girmesidir.
 
7) Anlayacağınız Türkiye gidiyor, daha doğrusu götürülüyor. Nasıl ki baskıcı devlet/ordu ortamı yerine gelecek kaos ortamı daha iyi olmayacak ise, giden Türkiye yerine gelecek olanda mevcut olandan daha iyi olmayacaktır.»
 
Diyeceksiniz ki, „yahu bizim konumuz seçim“, ben de diyorum ki ağaçlardan ormanɪ görmeme durumuna düşmeyin. Seçimlerle ilgili diyeceklerimi Karl Marks’tan aktarɪyorum:
«Kim ki iki burjuva hükümeti arasɪnda küçük kötülük ararsa, kendisini (aynɪ büyüklükteki iki saman çuvalɪ arasɪnda aç kalan) Buridan eşeği yerinde bulur; yani hangisinin daha çekici olduğu iki çuval arasɪnda seçim yapmak değil, fakat hangisinin daha sert olduğu iki sopa arasɪnda seçim yapmaktɪr.» SK almancadan çevirisi, 18. Brumaire, Marks-Engels Eserleri 8, s. 190
30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesi, seçimlerin sonucu hakkɪnda söylenecek en belirlgin söz, kürtler ile türkler arasɪndaki gerginlik daha da büyüyecek/büyütülecek, buna uygun olarak da milliyetçi uçlarɪn/partilerin oylarɪ ve güçleri belirgin şekilde artacak/arttɪrɪlacak, sürekli güçlendirilan gerginlik ortamɪndan kürtlerin yol ayrɪmɪnda olduklarɪ netleşecek ve fiziki yokedilmeden en fazla etkilenecekler ise topun ağzɪndaki aleviler olacaktɪr.
Seçimler, yönetenlerin yönetilenlere gidişatɪ onaylattɪklarɪ yerdir, diyerek söz ve tartɪşmayɪ katɪlɪmcɪlara bɪrakɪyorum.

© 6 nisan 2014’de Kürt-Türk-İsviçreliler Kültür Derneği KUTÜSCH’de yapɪlacak bilgilendirme toplantɪsɪ için hazɪrlanan tartɪşma metnidir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gidişat neyi gösteriyor?, Sadik Kolusari